Hayatı Anlam(landırm)ak
Bu yazının başlığını nasıl isterseniz öyle okuyun.
Hayatı anlamak ya da hayatı anlamlandırmak…
Anlam!…
Belki de son zamanlarda en çok tutunmamız gereken kelime.
Zamanın tek reçetesi…
Yorgun, yılgın ve bıkkınsanız, hayatınızdan çıkmış demektir.
Hiçbir eczanede ya da aktarda satılmaz ne yazık ki.
O nedenle de günde üç öğün yemeklerden sonra ya da kaynamış suya 5 dakika koyup demlendirerek içeceğiniz bir şey değildir.
Sizi terk edeli çok olduysa zordur işiniz.
Öncelikle onu nasıl kaybettiğinizi fark edecek kadar kendinizde olmanız gerekir.
Sonra onu neden kaybettiğinizi anlayacak kadar kendinizle yüzleşmeniz gerekir.
Cesur ve sabırlı olmalısınız.
Şimdi size burada minik tüyolar vermek isterim.
Son zamanlarda hep koşulsuz sevgiden bahsedilir ya siz buna inanmayın.
Kesinlikle yalandır.
İki kayanın arasından çıkabilen bir çiçeği yüreklendiren mutlaka yağmurdur.
Yağmur ise hasretinden kuruyabilen çiçekte bulur değerini.
Elinize bir kâğıt, kalem alın.
Adil olun adil olmak için çiçeği ve yağmuru hiç aklınızdan çıkarmayın.
Siz anlamı hayatınıza yeniden katmak için bu kadar çaba harcadınız ya anlam da sizde var olmak için mutlaka gelecektir, inanın!
Önce insanlarla olan ilişkilerinizden başlayın.
Bu ilişkileri belli başlıklarda sınıflandırın, aile, akraba, dostluk, arkadaşlık vs. gibi.
Bu başlıkların hepsinin anlamını yeniden hatırlayın.
Sonra cesurca bu anlamı bulamadığınız insanları hayatınızdan çıkarın. Çıkarın ki enerjiniz boşa gitmesin. Çünkü anlamı olmayan ilişkiler gerçek ilişkiler değildir. Sizi yorgun, yılgın ve bıkkın yapar.
Doğum ve ölüm arasındaki boşluktur hayat…
Onu anlamak anlamlandırmakla başlar.
Coşku, sevinç ve umut bunu başaranlarındır.