İnsanın En Hali
Bazı insanlar hayata tutunmayı severler.
Somut askılar ararlar tutunmak için.
Yaslanmak için duvarlar örerler.
Maddeleştirmeye çalışırlar her şeyi, varlıklarını ispatlarcasına.
Duygularını da maddeleştirmeye çalışırlar.
Oysa sevgi bir haldir.
Tıpkı ismin -e hali gibi insanın da en halidir yalnızca.
Çoğalır, çoğalır insan…
Nedense bizim edebiyatımızda sevda hep kırık dökük bir haldir.
Seven insan savaş mağduru gibidir, kıvranır acılar içinde.
Belki de kendimize olan yabancılığımızın dilidir bu ya da kendimizi bulamayışımızın.
Kendini bulamayan insanlar, sevgiyi de bulamaz.
İnsan yalın halini bilmeden, en haline geçemez.
Yalın halini bilen insanların süslü cümleleri yoktur, anlatmaya çalışmaz kendini.
Toprağı bilir, denizi bilir. Kendi semalarını da tanır.
Bu insanların yalın hallerinden en hallerine geçmeleri çoğalmalarıdır yalnızca.
Toprağının yeryüzüne, denizlerinin okyanuslara, semalarının sonsuzluğa açılması gibi.