Nazım Hikmet
En çok kadınları ile ortada şu an, belki de bu tarafının öne çıkması onun asıl sesiydi, yani gerçek sevgiyi aramasıydı.
Ve tabi ki kadınını da…
Bu kadar çok kadına sevdalanmak her kadında farklı bir özlemine mi kavuşmaktı?
Nazım çok sevgi dolu bir yürek. Kalbi Asya’da, Avrupa’da, Afrika’ da atıyor.
Ağaç için, balık için, ana rahmindeki çocuklar için ağlıyor.
Bu kadar kirli bir dünyada bu sevgiyi hissedebilmek kolay değil. Ya duvar olmak ya da duvara yaslanmak zorundasınız. Nazım bence ne duvar oluyor ne de yaslanacak duvarı bulabiliyor.
Şiirlerinde “İnanmadığımdan ne Allah’a ne ahiret gününe.” derken “Kahve falına da baktırdığım oldu.” diyor. Sanki yine de inanmak isteyen bir yanı var; ismi ister Tanrı ister kozmik güç olsun, böyle bir bilince inanma ve dayanma isteği…
Atom bombasını yapan ve atan da onun yaratısı derseniz zaten onu kaybedersiniz. Kavramlar ancak zıtlıklarıyla var olabiliyor çünkü. Sıfatlanan anlamların hep iki ucu var, seçimse bize kalmış.
Eğer örselenen yüreğinizde sevgi yoksa kozmik güce inanç boyutunda bağlıysanız; Pasifik’te bir Japon balıkçısının üzerindesiniz “Denizde bir bulutun öldürdüğü.”
Peki sevgiyi nasıl yitirdik? Belki korkularımız yüreğimizi aştığında gerçek ben olamadığımızda, belki de yedi yaşında bir çocuk olup ilkokula başladığımızda.
“Saçların tutuştuğu, gözlerin kavrulduğu, bir avuç kül oluverip külünün havaya savrulduğu” zamanlarda. Ya da daha öncesi…
Elmayı yediğinde o yedirdi dediğinde ya da kendin yemeyip onu zorladığında.
Sevginizi hak ettiğine inandığınız bir insan için, Vera için “Biz bir dişiyle yaşıyoruz, benim kanımı içiyor” derseniz yanlış sevdalardasınız demektir. Çünkü gerçek sevgi yok etmek için değil artırmak içindir karşılıklı yürekleri. “Koşmak koşmak gibi, yani coşmak coşmak gibi.”
Eğer Vera’da doğru bir sevdada olduğunu anlayabilseydi “Nice yıllara gülüm nice yıllara” derdi. Çünkü ona verdiği özgürlük yine kendisi olurdu.
İşte o zaman da Nazım “Hoş geldin karıcığım hoş geldin” diyebilirdi ve “Kırk yıllık beton çayır çimen olurdu”.
Keşke karşılaşsaydı Nazım ve diyemeseydi “Vızzzz gelir bize vızzzzz” diye kraliçe arısına.